Avrupa’da yaşanan -Osmanlı Devleti’nin başlangıçta önemsemediği- gelişmeler zamanla Osmanlı’nın Batı karşısında her anlamda üstünlüğünü kaybettiği ve nihayetinde tarih sahnesinden çekildiği süreci ortaya çıkarmıştır. Yaşanan mağlubiyetler ve büyük çaplı toprak kayıpları Osmanlı aydınına ve yönetimine ordudan başlayarak devletin ve toplumun yenileşmeye ihtiyacı olduğunu göstermiş ve geç de olsa devlet yönetiminde çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Yenileşme düşüncesindeki temel motivasyon yeniden güçlü olabilmektir ancak bunun için Batı’nın bilimine, sanatına, teknolojisine vb. ihtiyaç vardır. Bu çelişki neticesinde toplumun yaşadığı medeniyet ve kimlik krizini aşabilmek için edebiyat sanatçıları aydın hassasiyetiyle aktif rol üstlenmiştir. Edebiyatçılar öncelikle edebiyat içerisinde bir yenileşmenin ve topluma açılmanın zorunluluğunu görmüş ve Tanzimat’ın ilk döneminden itibaren bu bağlamda birtakım adımlar atmışlardır. Batı etkisiyle edebiyatçılar tarafından atılan bu öncü adımlar aynı zamanda çağdaş Türk edebiyatının temellerini oluşturmaktadır. Bu çalışmada modernleşme “zorunluluğunun” edebiyat ve sosyal doku üzerindeki etkisi değerlendirilmektedir.
Modernizm, Tanzimat, Türk edebiyatı, Batılılaşma