Kök-Türklerin plastik eserlerinde konu aldıkları hayvanlardan biri de kaplandır. Kök-Türk Dönemi’nde bu hayvanın hangi adla anıldığı sorusunun, cevabının “toŋa” kelimesi olduğunu ilk kez açıklayan Kâşgarlı Mahmûd olmuştur.
Kâşgarlı Mahmûd Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı ölümsüz eserinde “toŋa” kelimesini “filleri öldüren bir tür pars, bebr” olarak açıklamış; kelimenin bu anlamının günümüze aktarılmasında ise Şemseddin Sami’nin Kamûs-ı Türkî adlı eseri önemli rol oynamıştır. Nitekim Kamûs-ı Türkî’de kelimenin karşıladığı hayvanın hem kaplana benzetilmesi hem de benekli olduğunun ifade edilmesi, söz konusu yırtıcı hayvanda çelişkili görsel özellikleri akıllara getirmiş; toŋa kelimesinin anlamı yaygın bir şekilde “kaplan” olarak benimsenmiştir. Bu yaygın görüşe karşın yazılı kaynakları inceleyen bazı bilim insanları ise “toŋa”yı yine yırtıcı bir kedi türü olan “bars (leopar)” ile eşleştirerek barsın bir türü olması gerektiği görüşünü savunmuşlardır. Bu durum bazı bilim insanlarını Kök-Türklerin kaplanı ömürleri boyunca görmedikleri düşüncesine sevk etmiştir.
Bu makale, doğal fiziksel özellikleriyle kaplan figürünün Kök-Türk öncesi dönemde, Kök-Türklerde ve aynı zamanda Kök-Türkler gibi Türk runik alfabesini kullanan Kırgızlarda yer alan örneklerine yer vererek, arkeoloji araştırmalarıyla elde edilen görsel materyallerin yazılı kaynaklardaki eksiklileri tamamlaması hususundaki önemini dikkatlere sunmayı amaçlamaktır.
To?a, kaplan, bars, leopar, Kök-Türkler