Aklıyla diğer canlılardan ayrılan insan, zaman içinde öğrendiklerini kendinden sonraki kuşaklara aktarmayı başarmış ve bu sayede medeniyet, her nesilde bir adım daha ileri taşınmıştır. Dünyanın en eski kültür ve medeniyetlerinden birine sahip olan ve bilgiyi oldukça önemseyen Türkler, bu durumu meydana getirdikleri eserlere de yansıtmıştır.
Yazıldığı dönemdeki topluma İslam’ı öğretmeyi amaçlayan Mu’înü’l-Mürîd, bilgi ve ilim kavramları açısından ait olduğu toplumun tarihsel birikimine dair birtakım ipuçları içermektedir. Bilgi kavram işaretinin geçtiği dörtlüklerden yola çıkılarak geçmişe doğru bir yolculuk yapılmış ve kavramın; farklı coğrafyalarda, farklı sosyokültürel çevre ve koşullarda yaşayan Türk toplumunun hafızasında nasıl ve hangi biçimlerde yaşadığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
VIII. yüzyıldan XIV. yüzyıla uzanan süreçte; Orhun Yazıtları, Kutadgu Bilig, Atebetü’l-Hakâyık ve Dîvânü Lügâti’t-Türk’te yer alan ifadelerin bilgiye dair olan anlayış ve inanış bakımından Mu’înü’l-Mürîd’i desteklediği anlaşılmış, Türk toplumunun altı yüz yıllık zamanda geçirdiği kültürel değişim ve gelişimlerle birlikte bilgi kavramına verdiği değeri korumaya devam ettiği saptanmıştır.
Mu’înü’l-Mürîd, Kutadgu Bilig, Atebetü’l-Hakâyık, Orhun Yazıtları, bilgi